2017 KPSS İktisat Soru ve Çözümleri - yemisimiktisadi.com

Bölüm 2 – Merkez Bankası Bilançosu 1 23 Bölüm 3 – Kaydi Para Yaratma Süreci ... • Mikro İktisat dersinin konulara göre soru dağılımı dengelidir...

19 downloads 652 Views 1MB Size
KPSS İKTİSAT - 2017

SORULAR VE AYRINTILI ÇÖZÜMLER

YEMİŞİM İKTİSADI 2017 KPSS İKTİSAT ALAN SINAVINDA GELEN SORULARIN YEMİŞİM İKTİSADI KONU ANLATIM KİTABINA GÖRE DERS VE BÖLÜM DAĞILIMI Sınavda Gelen Soru Sayısı

Soru Numarası

1

1

1

2

İKTİSADİ DOKTRİNLER TARİHİ Bölüm 1 – İktisat Okulları Bölüm 2 – İktisat Düşünürleri Toplam

2

MİKRO İKTİSAT Bölüm 1 – Temel Kavramlar

2

3 ve 4

Bölüm 4 – Esneklik

2

5 ve 6

Bölüm 5 – Piyasa Dengesine Devlet Müdahalesi

1

7

Bölüm 6 – Tüketici Dengesi

1

8

1

9

1

10

1

11

2

12 ve 13

Bölüm 2 – Talep ve Arz Bölüm 3 – Piyasa Dengesi ve Dengedeki Değişiklikler

Bölüm 7 – Tüketici Dengesindeki Değişiklikler Bölüm 8 – Üretici Dengesi Bölüm 9 – Üretici Dengesindeki Değişiklikler Bölüm 10 – Maliyetler Bölüm 11 – Tam Rekabet Piyasası Bölüm 12 – Eksik Rekabet Piyasaları I Bölüm 13 – Eksik Rekabet Piyasaları II Bölüm 14 – Faktör Piyasaları Bölüm 15 – Genel Denge ve Etkinlik Toplam

11

MAKRO İKTİSAT Bölüm 1 – GSYİH ve GSMH Bölüm 2 – GSYİH ve GSMH İle İlgili Büyüklükler Bölüm 3 – Enflasyon Bölüm 4 – İşsizlik ve İstihdam

2

14 ve 15

1

16

1

17

Bölüm 10 – Statik IS-LM Modeli

1

18

Bölüm 11 – Dinamik IS-LM Modeli

1

19

Bölüm 12 – Toplam Talep ve Toplam Arz

1

20

Bölüm 5 – Tüketim ve Tasarruf Bölüm 6 – Yatırım Bölüm 7 – Toplam Planlanan Harcamalar Bölüm 8 – Denge Hâsıla Düzeyinin Belirlenmesi Bölüm 9 – Klasik ve Keynesyen İktisat

Bölüm 13 – Phillips Eğrisi

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

15

YEMİŞİM İKTİSADI Bölüm 14 – Bütçe ve Ekonomi Politikası Bölüm 15 – Döviz Piyasası

2 Toplam

21 ve 22

9

PARA-BANKA-KREDİ Bölüm 1 – Para Ekonomisine Giriş Bölüm 2 – Merkez Bankası Bilançosu

1

23

Bölüm 5 – Faiz Oranı ve Tahvil Piyasası

1

24

Bölüm 6 – Faiz Oranı ve Para Piyasası

1

25

1

26

Bölüm 3 – Kaydi Para Yaratma Süreci Bölüm 4 – Para Politikası Araçları

Bölüm 7 – Para Politikası ve Enflasyon Bölüm 8 – Döviz Piyasası Toplam

4

ULUSLARARASI İKTİSAT Bölüm 1 – Erken Ticaret Teorileri I Bölüm 2 – Erken Ticaret Teorileri II Bölüm 3 – Yeni Ticaret Teorileri ve Denge Analizi

1

27

Bölüm 4 – Uluslararası Ticaret Politikası

1

28

2

29 ve 30

Bölüm 5 – Döviz Piyasası Bölüm 6 – Ödemeler Bilançosu Bölüm 7 – GATT ve Ekonomik Birleşmeler Teorisi Toplam

4

BÜYÜME-KALKINMA Bölüm 1 – Büyüme Kavramı

3

31, 32 ve 33

2

34 ve 35

1

36

Bölüm 2 – Büyümenin Aşamaları Bölüm 3 – Geleneksel Büyüme Teorileri Bölüm 4 – Modern Büyüme Teorileri Bölüm 5 – Neo-Klasik Büyüme Teorileri Bölüm 6 – İçsel Büyüme Teorileri Bölüm 7 – Gelişmekte Olan Ülkelerin Özellikleri Bölüm 8 – Kalkınma Teorileri ve Stratejileri Bölüm 9 – Gelir Eşitsizliği ve Yoksulluk Toplam

6

TÜRKİYE EKONOMİSİ Bölüm 1 – Cumhuriyetin İlk Yılları Bölüm 2 – Savaş Yılları, Liberal ve Planlı Dönem

1

37

3

38, 39 ve 40

Bölüm 3 – Serbestleşme Dönemi Bölüm 4 – Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı Toplam

16

4

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

YEMİŞİM İKTİSADI 2017 KPSS İKTİSAT ALAN SINAVINA İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER GENEL DEĞERLENDİRME •

ÖSYM tarafından yapılan sınavın dili ve tarzı diğer yıllara göre oldukça farklılaşmıştır.



Sınavda daha önceki yıllarda hiç sorulmayan konulardan sorular gelmiştir.



Soruların derslere göre dağılımında, kılavuzda verilen soru yüzdeliklerine uyulmamıştır.



Soruların ders bölümlerine göre dağılımında eşitlik ilkesine uyulmamıştır.



Önceden soru gelmeyen bölümler bir kenara bırakıldığında bazı derslerin ve derslerdeki bazı soruların zorluk derecesi geçmiş yıllara nazaran bir parça yüksektir.



Zorluk derecesinin artırılmış olması, ÖSYM’nin öğrencileri sıralamada zorluk yaşadığına işaret etmektedir.



Çoğu öğrencinin toplam net sayısı beklediğinden az gelmiş olsa da alınacak puanların bir parça artacağı kanaatindeyiz.

DERSLERE GÖRE DEĞERLENDİRME •

İktisadi Doktrinler Tarihi soruları bölüm bazında dengeli dağılmıştır. Oldukça geniş kapsamlı bir ders olduğundan bu dersten başarı öğrencinin okuma alışkanlığına bağlıdır. Sorulardan biri beklendiği gibi zor, diğeri yine beklendiği gibi kolaydır.



Mikro İktisat soruları belki de sınavın en kolay sorularıdır. Geçen yıllardan farklı olarak ilk kez Oligopol piyasada Sweezy modelinden soru gelmiştir. Soruların zorluk derecesi eleyici olmaktan uzaktır.



Makro İktisat soruları geçen yıllardan farklı olarak oldukça değişik tarzda hazırlanmıştır. Soruların yarısının zorluk derecesi daha önceki yılların üzerindedir. İleri Makro İktisat kapsamında değerlendirilebilecek ve daha çok yüksek lisans derslerinde ele alınan konulardan önemli sayıda soru gelmiştir. Esnek hızlandıran sorusunda sorunun iki doğru cevabı olduğundan hatalıdır. Sınavın kanımızca tek hatalı sorusu budur.



Para-Banka-Kredi soruları genelde beklenen tarzda sorulardır ancak eleyici nitelikte, zorluk derecesi yüksek soru sayısı yarı yarıyadır.



Uluslararası İktisat sorularının yarısı alışılmışın dışındadır. Ödemeler bilançosu soruları önceki yıllardakilere nazaran kolaydır.



Büyüme-Kalkınma soruları sayı olarak oldukça fazladır. Sorulardan biri eleyici, diğerleri kolaylıkla cevaplanabilecek sorulardır.



Türkiye Ekonomisi soruları daha çok günümüze yakın konuları kapsamıştır. Genel kültürle cevaplandırılabilecek sorular olması sebebiyle zorluk derecesi geçmiş yıllardaki ile paraleldir.

KONULARA GÖRE DEĞERLENDİRME •

İktisadi Doktrinler Tarihi dersinin konulara göre soru dağılımı oldukça dengelidir.



Mikro İktisat dersinin konulara göre soru dağılımı dengelidir.



Makro İktisat dersinin konulara göre soru dağılımı geçen yıllara nazaran oldukça farklılaşmıştır.



Para-Banka-Kredi dersinin konulara göre soru dağılımı dengelidir.



Uluslararası İktisat dersinin konulara göre soru dağılımı dengeli ancak oldukça farklıdır.



Büyüme-Kalkınma dersinin konulara göre soru dağılımı oldukça dengesiz gerçekleşmiştir.



Türkiye Ekonomisi dersinin konulara göre soru dağılımı dengeli değildir.

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

17

YEMİŞİM İKTİSADI

18

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

KPSS 2017 ÇIKMIŞ SINAV SORULARI

İKTİSADİ DOKTRİNLER TARİHİ SORULARI 1.

Aşağıdakilerden hangisi marjinalizmin temel ilkelerinden biri değildir? a) Değerin subjektif bir kategori olması b) Ekonomik analizde makro birimlerin ön planda olması c) Tümdengelim yönteminin benimsenmesi d) Bireylerin rasyonel iktisadi davranış sergilemesi e) Ekonomide asgari devlet müdahalesinin benimsenmesi

ÇÖZÜM: Neo-Klasik iktisatçılar tarafından geliştirilen marjinalizm teorisinin özellikleri şunlardır; • Değeri subjektif kabul eder: Marjinalistlere göre bir malın değeri subjektiftir; yani kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Örneğin geliri yüksek olan bir kişi için taksiye binmek fayda sağlarken geliri düşük bir kişi için taksiye binmek o kadar da faydalı birşey değildir. Bu durumda bu iki bireyin tercihi farklı olabilir; biri taksiye biner diğeri toplu taşımayı tercih eder. •

Ekonomik analizde mikro birimleri ön planda tutar: Marjinalist teori ekonomik birimlerin karar alma sürecini analiz ederken mikro birimlerin (hanehalkının ve firmaların) davranışlarını göz önünde bulundurur. Marjinalistlere göre hanehalkının davranışlarını mal veya hizmet tüketiminden elde edecekleri marjinal fayda belirlerken firmaların davranışlarını bir mal veya hizmetin üretim sürecinde karşılaştıkları marjinal maliyet belirler.



Tümdengelim yöntemini benimser: Marjinalist analiz ekonomik birimlerin kararlarının evrensel olduğunu kabul eder. O halde evrenin tümünde iktisadi birimlerin (hanehalkının ve firmaların) kararlarını belirleyen ilkeler ortaktır. Hanehalkının kararlarını marjinal fayda, firmaların kararlarını ise marjinal maliyet belirler. Tarihin de süreçte bir önemi yoktur. Tarihin her evresinde verilen kararları belirleyen hususlar aynıdır: marjinal fayda ve marjinal maliyet.



Bireyler rasyonel iktisadi davranış sergiler: Marjinalist iktisatçılara göre ekonomik birimlerin kararları rasyonel davranışa dayalıdır. Yani herkes kendi hedefine uygun olarak hareket eder. Sınava giden ancak evden geç çıkan bir öğrencinin sınava geç kalmamak için taksiye binmesi rasyonel bir davranıştır. Evden zamanında çıkan bir öğrencinin toplu taşıma ile sınava gitmesi de rasyonel bir davranıştır. Ancak birinci öğrenci için taksiye binmenin marjinal faydası yüksekken toplu taşıma kullanan ikinci öğrenci için taksinin marjinal faydası oldukça düşüktür. O nedenle bu iki öğrencinin taksiye binme kararları birbirinden farklıdır, ancak ikisi de rasyonel davranmıştır.



Devlet ekonomide asgari ölçüde müdahale etmelidir: Marjinalist iktisatçılara göre hanehalkı ve firmalar aldıkları kararda rasyonel davranış sergilemektedir. Bu nedenle devletin ekonomiye müdahalesi gereksizdir. Devlet sadece özel sektörün kârlı bulmadığı sektörlerde geçici olarak faaliyet göstermeli, devletin asli görevi adalet ve güvenlik olmalıdır.

Marjinalistler ekonomik analizde mikro birimleri ön planda tutar.

Görüldüğü gibi marjinalist iktisatçılar ekonomik analizde makro birimlerin (devletin) değil, mikro birimlerin (hanehalkının ve firmaların) ön planda olması gerektiğini öne sürerler.

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

(Cevap B)

19

KPSS 2017

YEMİŞİM İKTİSADI 2.

Çıkmış Sınav Soruları

Aşağıdaki iktisatçılardan hangisi Alman tarihçi okulu temsilcilerinden biri değildir? a) Wemer Sombart b) Max Weber c) Gustav Schmoller d) Wilheim Roscher e) Alvin Hansen

Alvin Harvey Hansen NeoKeynesyen Sentez okuluna yakındır.

ÇÖZÜM: İktisat biliminin 1776 yılında Adam Smith’in yazmış olduğu Ulusların Zenginliği isimli kitapla başladığı kabul edilir. Klasik iktisat okulu olarak adlandırılan görüşlerle şekillendirilen iktisat biliminin en temel özelliği tarihten uzak, evrensel kurallara dayalı olan soyut bir iktisat bilimi ortaya koymasıdır. İlerleyen dönemlerde bir grup iktisatçı, bu tür bir iktisat anlatışının gerçeklerden çok uzak olduğunu ve içinde tarih barındırmayan bir iktisadın gerçek dünyayı algılamada başarılı olamayacağını iddia etmiştir. Tarihçi okul olarak adlandırılan bu akımının 1840’lı yılların başında filizlendiği ülke Almanya olduğu için bu okula Alman Tarihçi Okulu adı da verilmektedir. Alman tarihçi okulunun ilk temsilcisi Wilheim Roscher’dir. Bu okula mensup diğer iktisat tarihçileri Francis Begnaud Hildebrand, Karl Knies, Gostav Schmoller, Wemer Sombart ve Max Weber’dir. Alvin Harvey Hansen ise 1887-1975 yılları arasında yaşamış, daha çok konjonktür teorileri üzerinde çalışmış, Amerika’nın Keynes’i olarak kabul edilen ve teorik açıklamalarıyla daha çok Neo-Keynes Sentez okuluna yakın kabul edilen bir iktisatçıdır. (Cevap E) MİKRO İKTİSAT SORULARI 3.

Malların istekleri karşılama özelliğine ne ad verilir? a) Para b) Haz c) Tüketim d) Fayda e) Üretim

ÇÖZÜM: Sorunun cevaplanması için her bir kavramın tanımının bilinmesi gerekmektedir; • Para: Değişim aracı olma, ölçü birimi olma ve değer muhafaza aracı olma özelliklerine sahip olan her türlü varlıktır.

Mal ve hizmetlerin insan ihtiyaçlarını karşılama özelliğine fayda denir.



Haz: İstek duyulan bir şeyi elde etmekten doğan hoşnutluk duygusudur.



Tüketim: İnsanların ihtiyaçla¬rını gidermek veya hafifletmek için mal ve hizmetleri kullanmasıdır.



Fayda: Mal ve hizmetlerin insan ihtiyaçlarını karşılama özelliğine fayda adı verilir.



Üretim: İnsanların ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli olan mal ve hizmetleri meydana getirme çabasıdır.

Burada haz ve fayda arasında kararsız kaldığınızı tahmin eder gibiyiz. Ama haz daha çok psikolojik bir terim iken fayda iktisadi bir terimdir. Fayda elde edilen her durumdan haz elde edilirken haz elde edilen her durumdan fayda elde edilmez. Haz daha geniş bir kavramdır. Haz kavramı iktisadi bir kavram olmadığı için sorunun cevabının fayda olarak verilmesi gerekir.

20

(Cevap D)

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

Çıkmış Sınav Soruları

4.

YEMİŞİM İKTİSADI

KPSS 2017

Tasarruf paradoksu, iktisatta sık yapılan aşağıdaki yanlışlardan hangisine örnektir? a) Terkip (genelleme) hatası b) Yanlış neden hatası c) Fırsat maliyetinin gözardı edilmesi d) Batık maliyetin gözardı edilmesi e) Ceteris paribus varsayımının gözardı edilmesi

ÇÖZÜM: Bireysel (mikro) düzeyde geçerli olan bir olgunun toplumsal (makro) düzeyde de geçerli olabileceği düşüncesi iktisatta terkip (genelleme) hatası olarak ifade edilir. Terkip hatasına birkaç örnek vermek mümkündür; • Tasarruf Paradoksu: Bir bireyin tasarruf yapması o bireyin gelecekte refah düzeyinin artmasına neden olur. Ancak toplumun tüm fertleri aynı anda yüksek düzeyde tasarruf yaparsa, bu ekonominin genelinde tüketim harcaması düşük olur ve tüm toplumun refahı düşer. •

Bolluk Paradoksu (King Kanunu): Bir çiftçinin ürettiği ürün miktarını artırması, o çiftçinin daha fazla gelir elde ederek refahının artmasına neden olur. Ancak tüm çiftçiler üretim miktarını artırırsa bu kez piyasada fiyat hızla düşer ve tüm çiftçilerin elde ettikleri toplam hâsılat azalır.



Gümrük Vergisi Paradoksu: Eğer ülkelerden biri gümrük vergilerini artırırsa ödemeler bilançosu açığını kapatabilir ve refah düzeyini artırabilir. Ancak bütün ülkeler aynı anda gümrük vergilerini artırırsa bu durumda dünya ticareti önemli ölçüde azalır ve tüm ülkelerin refah düzeyi düşer.

Bu örnekleri tahmin edebileceğiniz gibi artırmak mümkündür. Birey için doğru olanın toplum için de doğru olabileceği düşüncesinin genelleme hatasına neden olduğunu unutmamak gerekir. (Cevap A) 5.

Talep fonksiyonu Qd = A – 5P olan bir malın fiyatı 2 iken talebin fiyat esnekliği –1 ise A değeri kaçtır? (Qd talep miktarını, P fiyatı göstermektedir. A sıfırdan büyük bir parametredir) a) 5

b) 10

c) 15

d) 20

e) 25

ÇÖZÜM: Nokta talep esnekliğine göre talebin fiyat esnekliği (ed) şu şekildedir; P ed = b . d Q Soruda esneklik değerinin –1 (ed = –1) ve fiyatın 2 olarak (P = 2) verildiğini görebiliriz. Formüldeki b değeri ise P değişkeninin önündeki katsayıdır (b = –5). Bu değerleri formülde yerine yazarsak; 2 - 1 = - 5. A - 5 (2) -1 = İçler dışlar çarpımı yaparsak;



- 10 (A - 10)

–10 = – A + 10



Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

 A = 10 + 10

A = 20

(Cevap D)

21

KPSS 2017

YEMİŞİM İKTİSADI 6.

Çıkmış Sınav Soruları

Bir X malının fiyatındaki %10’luk bir artış, Y malının tüketim miktarında %5 azalmaya neden oluyorsa çapraz talep esnekliği kaçtır? a) – 2

b) – 0,5

c) 0,5

d) 1

e) 2

ÇÖZÜM: X malının fiyatındaki yüzdelik değişmenin Y malının tüketim miktarı üzerinde yarattığı yüzdelik etkiyi ölçen değere çapraz talep esnekliği (edc) adı verilmektedir. Formülü;

edc =

X malı miktarındaki %’lik değişme Y malı fiyatındaki %’lik değişme

Sorudaki değerleri yerine yazarsak;

edc =

X malı miktarındaki %’lik değişme

%5 . = %10 - = - 0.5

Y malı fiyatındaki %’lik değişme

Görüldüğü gibi sonuç – 0.5 çıkmıştır. Burada dikkat edilmesi gereken husus, X’in fiyatı artarken Y’nin miktarının azalmasıdır. Yani arada negatif bir ilişki vardır. Bu nedenle işlemin sonucu negative çıkmalıdır. Sonucun negatif çıkması, mallar arasında tamamlayıcılık ilişkisi olduğunu gösterir. (Cevap B)

7.

Talep denklemi Qd = 40 – 2P ve arz denklemi Qs = 20+2P olan bir mal için hükümet 10 birim taban fiyat belirlerse kaç birim arz fazlası oluşur? (Qd talep miktarını, Qs arz miktarını ve P fiyatı göstermektedir.) a) 10

b) 20

c) 30

d) 40

e) 50

ÇÖZÜM: Soruda verilen fiyatı hem talep hem de arz denkleminde yerine koyarız;

Qd = 40 – 2P = 40 – 2(10) = 40 – 20 = 20 adet talep miktarı



Qs = 20 + 2P = 20 + 2(10) = 20 + 20 = 40 adet arz miktarı

Görüldüğü gibi fiyat 10 birim iken arz edilen mal miktarı 40 adet, talep miktarı ise 20 adettir. Bu durumda piyasada 20 adet arz fazlası ortaya çıkacaktır. Şekil üzerinde gösterirsek; Fiyat (P) Arz (S) 10 ¨

A

Arz Fazlası

B



Taban Fiyat

Talep (D) 0

20 adet talep miktarı

40 adet arz miktarı

Miktar (Q)

20 adet arz fazlası

(Cevap B)

22

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

Çıkmış Sınav Soruları

8.

YEMİŞİM İKTİSADI

KPSS 2017

X ve Y malları bir tüketici için kusursuz ikâme mallar ise tüketicinin fayda fonksiyonu aşağıdakilerden hangisi olabilir? a) U = XY2

b) U = X + XY

c) U = X + Y

d) U = XY + Y

e) U = X/Y

ÇÖZÜM: Soruda mallar arasinda kusursuz ikame ilişkisinin mevcut olduğu belirtilmiştir. Yani mallar tam ikamedir. Tam ikame mallara ilişkin fayda fonksiyonuna örnek olarak U = X + Y fonksiyonu verilebilir. Bir diğer örnek U = aX + bY fonksiyonudur. Bu fonksiyondan türetilecek farksızlık eğrisinin şekli aşağıdaki gibidir;





9.

(Cevap C)

İkame esnekliğinin sonsuz olduğu bir durumda emeğin fiyatı 1 ¨ ve sermayenin fiyatı 2 ¨ olsun. Buna göre maliyet minimizasyonu yapan bir firmanın toplam maliyeti 20 ¨ ise bu firma kaç birim emek ve sermaye kullanmıştır? Emek a) 20 b) 0 c) 6 d) 2 e) 8

Sermaye 0 10 7 9 6

ÇÖZÜM: Soruda emek ve sermayenin kullanım miktarları sorulmuştur. Sorunun çözümü için verilen ipucu ise ikame esnekliğinin sonsuz olmasıdır. Yani firma arzu ederse emek ile sermayeyi sonsuz olarak ikame edebilecektir. İkame esnekliğinin sonsuz olması, firmayı üretim faktörlerinden birini kullanmaya itecektir. Firma ya sadece emek istihdam edecektir ya da sadece sermaye istihdam edecektir. Burada firmanın tercihini belirleyecek olan emek ve sermaye girdisinin fiyatıdır. Madem emek ve sermaye arasında ikame esnekliği sonsuz, o halde firma hangi girdi daha ucuzsa onu istihdam eder, diğerini hiç istihdam etmez. Öncülde emek girdisi sermaye girdisinden daha ucuz olduğu için (1 ₺) firma sadece emek istihdam edecektir; sermaye kullanımı ise sıfır olacaktır. Şıklarda sermaye girdisinin sıfır olduğu tek durum A şıkkında verilmiştir. (Cevap A)

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

23

KPSS 2017

YEMİŞİM İKTİSADI

Çıkmış Sınav Soruları

10. Bir firma arz ettiği çıktı düzeyini artırdıkça toplam hâsılatı artıyorsa firmanın marjinal hâsılatıyla ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi kesinlikle doğrudur? a) Pozitiftir b) Negatiftir c) Sıfıra eşittir d) Çıktı düzeyi arttıkça marjinal hâsılat artar e) Çıktı düzeyi arttıkça marjinal hâsılat azalır

ÇÖZÜM: Marjinal hâsılat (MR), toplam hâsılatta meydana gelen değişmenin (ΔTR) satış miktarında meydana gelen değişmeye (ΔQ) oranıdır. Toplam hâsılat (TR) ise satış fiyatı (P) ile satış miktarının (Q) çarpımı ile elde edilir. TTR MR = TQ Soruda toplam hâsılatın arttığı durum sorulmuştur. O halde ΔTR değeri pozitif olmalıdır. Ayrıca firmanın çıktı düzeyinin de arttığı belirtilmiştir. Yani ΔQ teriminin de pozitif olması gerekmektedir. Bu durumda iki pozitif sayının birbirine oranı pozitif çıkmalıdır. TTR (Pozitif sayı) MR = TQ (Pozitif sayı) = Pozitif bir sayı

(Cevap A)

11. Oligopol piyasalarında firmaların maliyetlerindeki farklılıklara rağmen fiyat istikrarını açıklayan yaklaşım aşağıdakilerden hangisidir? a) Cournot modeli b) Bertrand modeli c) Sweezy modeli d) Chamberlin modeli e) Edgeworth modeli ÇÖZÜM: Oligopol modelleri ikiye ayrılır: rekabetçi oligopoller ve anlaşmalı oligopoller. 1) Rekabetçi oligopol modelleri i. Cournot modeli ii. Bertrand modeli iii. Edgeworth modeli iv. Chamberlin modeli v. Stackelberg modeli vi. Sweezy modeli vii. Oyun teorisi modeli

24

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

Çıkmış Sınav Soruları

YEMİŞİM İKTİSADI

KPSS 2017

2) Anlaşmalı oligopol modelleri i. Kartel modeli ii. Fiyat liderliği modeli Rekabetçi oligopol modellerinden birçoğu (Cournot, Bertrand, Chamberlin ve Stackelberg modelleri) piyasa fiyatının hangi düzeyde belirlendiğini açıklamaya çalışmışlardır. Edgeworth modeli ise piyasa fiyatının neden istikrarsız olduğunu açıklamayı amaçlamıştır. Sweezy modeli ise Edgeworth modelinin aksine piyasa fiyatının neden istikrarlı olduğunu açıklamaya çalışmıştır. Sweezy modelinde üç varsayım vardır: (i) Firmalardan birisi fiyatını düşürürse diğer firma onu takip edip fiyatını düşürür, (ii) Firmalardan biri fiyatını yükseltirse diğer firma onu takip etmez, fiyatını sabit tutar ve (iii) Piyasada her daim her iki firmanın da benimsediği bir piyasa fiyat vardır. Yukarıdaki varsayımlar çerçevesinde piyasada iki tür talep eğrisi olduğu kabul edilir: Esnekliği yüksek olan talep eğrisi ve esnekliği düşük olan talep eğrisi. Bu iki talep eğrisinin kesiştiği noktada (Şekilde K noktasında) piyasa denge fiyatı (P) ve piyasa denge miktarı (Q) belirlenir. Ayrıca bu iki talep eğrisi aracılığıyla piyasada iki farklı marjinal hâsılat (MR) eğrisi de mevcut olur. Fiyat (P)

K

P

DB (Esnekliği yüksek talep eğrisi) DA

0

Q



(Esnekliği düşük talep eğrisi)

Miktar (Q) MRB (Esnekliği yüksek marjinal hâsılat eğrisi) MRA (Esnekliği düşük marjinal hâsılat eğrisi)

Piyasalara ilişkin analizler hatırlanacak olursa firmanın üretim miktarını (Q) [ve piyasa denge fiyatını (P)] belirleyen unsurun MR=MC eşitliği olduğunu hatırlayabiliriz. Analizimize şekil üzerinden devam edeceğiz ancak görme kolaylığı sağlamak için şekildeki eğrilerin işimize yarayan kısımlarını koyu çizgiler ile yeniden gösterelim. Fiyat (P)

P

K L

DB

M 0



DA Miktar (Q)

Q MRA

MRB

Şekle dikkat edilirse Q üretim düzeyinde esnek ve esnek olmayan talep eğrilerinden türetilen marjinal hâsılat eğrileri (MRA ve MRB) kesişmemekte, L-M arasında bir boşluk ortaya çıkmaktadır. Firmanın marjinal maliyet (MC) eğrisi L-M arasında kalan bu kısımdan geçerse MR = MC eşitliği sağlanmış olur. Bu nokta firmanın üretim miktarını ve satış fiyatını belirleyen noktadır (şekilde A noktası).

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

25

KPSS 2017

YEMİŞİM İKTİSADI

Çıkmış Sınav Soruları

Fiyat (P)

MC 1

K

P

L



M 0

DB

A

DA Miktar (Q)

Q

MRB MRA

Peki piyasada marjinal maliyetler artsa acaba denge fiyatı ve miktarı değişir mi? MC eğrisini yukarı kaydıralım (ama yine L-M aralığında kalsın). MC2 MC1

Fiyat (P)

K

P B

L

M 0

A

DB DA Miktar (Q)

Q MRA

MRB

Şekilden de görülebileceği gibi MC eğrisi yukarı kaysa da denge fiyatı ve denge miktarı değişmemiştir. Buradan hareketle şunu söylemek mümkündür: Sweezy modeline göre firmaların marjinal maliyetleri birbirinden farklı olsa da (firmalaran birinin marjinal maliyeti artsa da) piyasadaki fiyat (ve miktar) değişmez. Yani fiyatlar istikrarlıdır.

(Cevap C)

12. 100 ¨’nin iki kişi arasında paylaştırıldığı aşağıdaki dağılımlardan hangisi Pareto optimum özelliklerini taşır? a) b) c) d) e)

26

1.Kişi (¨) 100 10 50 45 90

2.Kişi (¨) 0 30 40 45 9

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

Çıkmış Sınav Soruları

YEMİŞİM İKTİSADI

KPSS 2017

ÇÖZÜM: Pareto optimumu, bir kişinin faydasının artırılmasının, bir başkasının faydası azaltılmaksızın mümkün olmadığı duruma karşılık gelmektedir. Soruda fayda yerine ¨ verildiği için aynı mantığı para üzerinden de kurabiliriz. Soruyu cevaplamaya E seçeneğinden başlayalım. 90 ¨ + 9 ¨ = 99 ¨ bu iki tüketici arasında zaten paylaştırılmıştır. Geriye elimizde 1 ¨ kalmıştır. Bu bir ¨’yi kime verirsek verelim (örneğin 2. kişiye verelim) o kişinin parası (faydası) artacaktır (10 ¨’ye çıkacaktır), ancak diğer kişinin parası (faydası) değişmeyecektir (90 ¨’de kalacaktır). O halde burada Pareto optimumu sağlanmamıştır. Yani Pareto optimum özellik görülmez. Çünkü 2. kişinin faydası, 1. kişinin faydası azaltılmaksızın artırılabilmiştir. Benzer durumların B, C ve D şıklarında da olduğu görülebilir. A şıkkında durum farklıdır. Burada 2. Kişinin elinde hiç para yoktur. Eğer bu kişiye para vermek istersek 1. kişiden mutlaka para almamız gerekecektir. Yani 2. kişinin parasının (faydasının) artması, ancak 1. kişinin parasının (faydasının) azaltılması ile mümkündür. O halde 100-0 kombinasyonunda Pareto optimumu sağlanmıştır (Toplamı 100 eden her kombinasyonda Pareto optimumu sağlanırdı: 30-70 gibi). (Cevap A)

13. Üretim teknolojisinin ve girdilerin miktarlarının veri olduğu ve girdilerin tam olarak kullanıldığı bir ekonomide, üretilebilecek maksimum mal bileşimlerini gösteren eğri aşağıdakilerden hangisidir? a) Üretim imkânları eğrisi b) Üretim kâr eğrisi c) Üretim maliyet eğrisi d) Üretim talep eğrisi e) Üretim kısıt eğrisi ÇÖZÜM: Soruda verilen tanım üretim imkânları eğrisinin tanımıdır. Üretim imkanları eğrisi elde edilirken ülkenin sahip olduğu girdilerin (emek, sermaye ve hammaddenin) ve üretim teknolojisinin sabit olduğu varsayılır. Böyle bir durumda ülkenin bu kaynaklar ve teknoloji ile maksimum sayıda üretebileceği mal bileşimlerini gösteren eğridir. Aşağıdaki gibi gösterilebilir; Sermaye-yoğun mal miktarı (Otomobil)

0

Üretim imkânları eğrisi

Emek-yoğun mal miktarı (Tekstil)

(Cevap A)

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

27

KPSS 2017

YEMİŞİM İKTİSADI

Çıkmış Sınav Soruları

MAKRO İKTİSAT SORULARI 14. Aşağıdakilerden hangisi üretim faktörlerinin fiili olarak üretime katılmasını ifade eder? a) Emek b) İşgücü c) İşsizlik d) İşgücü oranı e) İstihdam ÇÖZÜM: Cevap şıklarında yer alan kavramın tanımını inceleyelim; • Emek (İşgücü): Bir mal veya hizmetin meydana getirilmesi sürecinde işçi tarafından harcanan fiziksel ve zihinsel çalışmalardır. • İşsizlik: Çalışma gücü ve yeteneğine sahip olan, piyasada geçerli ücret düzeyini kabul eden ve iş arayan kişilerin (işsizlerin) iş bulamaması durumudur. • İşgücü Oranı (İşgücüne Katılım Oranı): Bir ülkedeki kurumsal sivil nüfus içerisindeki insanların yüzde kaçının çalışmak istediğini gösteren orandır. İşgücünün kurumsal olmayan sivil nüfusa oranlanması ile bulunur. • İstihdam: Çalışma ve gelir sağlama kararında olan üretim faktörlerinin güçlerinden yararlanılmak üzere fiili olarak üretime katılmasına istihdam denir. Eğer emek girdisi üretim sürecine fiili olarak katıllırsa emek istihdamı, sermaye girdisi üretime fiili olarak katılırsa sermaye istihdamı gerçekleştirilmiş olur. (Cevap E)

15. I. Yarı zamanlı çalışanlar II. Çalışmak isteyip iş bulma ümidini kestiği için iş aramaktan vazgeçenler III. İş arayıp iş bulamayan yeni mezunlar Yukarıdakilerden hangileri işsizlik haddinin, resmi verilerin yansıttığından daha büyük olabilmesine sebep olarak gösterilebilir? a) Yalnız I

b) I ve II

c) I ve III

d) II ve III

e) I, II ve III

ÇÖZÜM: Bir ülkede kurumsal olmayan sivil nüfus üç gruptan oluşur. Bunlardan ilk ikisi işgücünü temsil etmektedir. • Çalışanlar • İşsizler • İşgücünün dışında olanlar Kurumsal olmayan sivil nüfusun bir kısmı işsiz olan, ancak iş aramayan kişilerden oluşmaktadır. İş aramayan kişiler, çalışma gücü ve yeteneğine sahip olsa bile işgücü içerisine (işsizler kategorisine) dâhil edilmezler. Çeşitli gerekçelerle çalışma arzusunda olmayan ev hanımları, 15 yaş üstündeki öğrenciler, uzun yıllar çalıştıktan sonra çalışma hayatını bırakan emekliler ve uzun süre işsiz kalmaları sebebiyle işte çalışma cesareti kırılmış kişiler bu kategoriye dâhil olmaktadır.

28

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

Çıkmış Sınav Soruları

YEMİŞİM İKTİSADI

KPSS 2017

Çalışmak isteyip iş bulma ümidini kestiği için iş aramaktan vazgeçen kişiler işgücü dışında olanlar kategorisinde yer aldığından işsizlik hesaplamasına dâil edilmezler. Bu durumda resmi olarak açıklanan işsizlik oranı düşük görünür. Diğer taraftan yarı zamanlı çalışanlar (haftada bir gün veya bir saat olsa bile farketmez) yukarıda yer alan unsurlardan çalışanlar kategorisinde yer alır. Yani bu kişiler de işsiz kabul edilmezler. Bu durumda resmi olarak açıklanan işsizlik oranı yine düşük görünür. İş arayıp iş bulamayan yeni mezunlar zaten işsizlik oranı hesaplamasında dikkate alınırlar. Bu nedenle resmi işsizlik oranının düşük görünmesine neden olan unsurlar arasında yer almazlar.

(Cevap B)

16. Esnek hızlandıran modeline göre aşağıdakilerden hangisi yanlıştır? a) Hasıla arttıkça yatırım artar b) Kısmi intibak teriminin değeri arttıkça yatırım artar c) Genişletici maliye politikası, yatırımı engellemek yerine artırabilir d) Faiz arttıkça kısmi intibak değeri artar e) Faizin yatırımı etkilemesi açısından basit hızlandıran modeli ile aynıdır ÇÖZÜM: Basit hızlandıran modelinde firmaların arzulanan sermaye stokuna (K*) dönemin hemen sonunda ulaştıkları varsayılmaktadır. Esnek hızlandıran modelde ise bu sürecin zaman aldığı kabul edilmektedir. Konuyu detaylı işlemek için basit hızlandıran modelindeki formülden başlayalım; *

*

I t = K t – K t–1 Yukarıdaki denkleme göre arzulanan sermaye stokuna meydana gelen artış yatırımı vermektedir ve yatırımı etkileyen tek faktör arzulanan sermaye stokudur. Peki arzulanan sermaye stokunu ne etkilemektedir? Bu değişkenin de hâsıla düzeyi olduğu kabul edilmektedir: Kt*=v.Yt. Aynı şekilde bir önceki dönemin arzulanan sermaye stokunu da bir önceki dönemin hâsıla düzeyi belirler: K*t-1=v.Yt-1. Formülde yer alan v terimi sermaye/hâsıla katsayısını vermektedir. Bu değerler formülde yerine yazılırsa; *

*

I t = K t – K t–1 T W v.Yt

v.Yt–1

It = v.Yt – v.Yt–1 It = v.(Yt – v.Yt–1) Görüldüğü gibi basit hızlandıran modelinde yatırımı etkileyen iki faktör vardır: (i) Hâsıla düzeyi ve (ii) sermaye/hâsıla katsayısı. Hâsıla düzeyi arttıkça yatırımlar artmaktadır ve sermaye/hâsıla katsayısı arttıkça yatırımlar artmaktadır. Şimdi sıra esnek hızlandıran modeline geldi. Bu model, arzulanan sermaye stokuna ulaşmanın hemen mümkün olmayacağını, biraz zaman alacağı iddia edilmektedir. Ne kadar zaman alacağını ise kısmi intibak (uyum) katsayısı (λ) belirler. O halde basit hızlandırandaki başlangıç modeline bu katsayının eklenmesi gerekir. It = λ(Kt* – Kt-1*)

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

29

YEMİŞİM İKTİSADI

KPSS 2017

Çıkmış Sınav Soruları

Arzulanan sermaye stokunun Kt*=v.Yt ve Kt–1*=v.Yt–1 formüllerini denklemde yerine yazarsak; *

*

I t = K t – K t–1 T W v.Yt

v.Yt–1

It = λ((v.Yt – v.Yt-1)) It = λ.v(Yt – Yt-1) Görüldüğü gibi esnek hızlandıran modelinde yatırımları üç faktör etkilemektedir: (i) Hâsıla düzeyi (y), (ii) sermaye/hâsıla katsayısı (v) ve (iii) kısmi intibak katsayısı (λ). Hâsıla düzeyi arttıkça yatırımlar artmaktadır, sermaye/hâsıla katsayısı arttıkça yatırımlar artmaktadır ve kısmi intibak katsayısı arttıkça yatırımlar artmaktadır. Peki kısmi intibak katsayısını hangi faktörler belirlemektedir? 1 λ= e i– π +d Buna göre kısmi intibak katsayısını üç faktör etkilemektedir: (i) Nominal faiz oranı (i)i beklenen enflasyon oranı (πe) ve sermayenin yıpranma oranı (d). İşaretler dikkate alındığında şu sonuçlara ulaşabiliriz: Nominal faiz oranı ve sermayenin yıpranma payı arttığında kısmi intibak katsayısı azalır, beklenen enflasyon arttığında ise kısmi intibak katsayısı artar. Dikkat edilirse kısmi intibak katsayısı aracılığıyla esnek hızlandıran modeline faiz oranı monte edilmiş, faizin yatırımlar üzerindeki etkisi incelenebilir hale gelmiştir. Şimdi artık esnek hızlandıran modelinden ulaştığımız sonuçları yazabilir ve cevaba ulaşabiliriz; •

Hâsıla arttıkça yatırım artar: Hasıla artışı, Yt – Yt–1 teriminin pozitif değer aldığı anlamına gelir. Eğer bu değer pozitif olursa, eşitliğin sol tarafındaki yatırım da artar (It↑).



Kısmi intibak teriminin değeri arttıkça yatırım artar: Modelde yer alan kısmi intibak teriminin (λ) işareti pozitiftir. Bu değer artarsa, diğer şartlar sabitken, eşitliğin sol tarafındaki yatırım da artar (It↑).



Genişletici maliye politikası, yatırımı engellemek yerine artırabilir: Genişletici maliye politikası (G↑), ekonomide toplam planlanan harcamaların artmasına neden olur (AE↑). Bu durumda ekonomide denge gelir (hâsıla) düzeyi artar (Y↑). Hâsıla düzeyindeki artışın yatırımları artırdığına ilk maddede değinmiştik.



Faiz arttıkça kısmi intibak değeri azalır: Kısmi intibak katsayısı ile faiz oranı arasında ters yönlü bir ilişki vardır. Faiz arttıkça kısmi intibak katsayısı azalır, bunun sonucunda da ekonomide yatırımlar azalır. Bu nedenle sorudaki D şıkkı yanlıştır. Sorunun cevabı olabilir.

Faizin yatırımı etkilemesi açısından basit hızlandıran modeli ile aynı değildir: Basit hızlandıran modelinde yatırımları etkileyen değişkenler hâsıla düzeyi ve sermaye/hâsıla katsayısıdır; faiz oranının yatırım üzerinde bir etkisi yoktur. Esnek hızlandıran modelinde ise faiz oranı da modele dâhil olmuştur. Yani esnek ve basit hızlandıran modelleri faiz açısından farklı sonuçlar vermektedir. Bu nedenle sorudaki E şıkkı da yanlıştır. Sorunun cevabı olabilir. Görülebileceği gibi bu sorunun iki tane doğrucevabı vardır: D ve E şıkları. Kanımızca bu sorunun iptal •

edilmesi gerekmektedir.

(Cevap D ve E).



30

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

Çıkmış Sınav Soruları

YEMİŞİM İKTİSADI

KPSS 2017

17. Basit Keynesyen modeli çerçevesinde harcama çarpanı, transfer ödemeleri çarpanının 2 katı ve marjinal vergi oranı da 0.2 ise harcama çarpanı kaçtır? a) 4/3

b) 5/3

c) 6/3

D) 7/3

e) 8/3

ÇÖZÜM: Soruda dikkat edilirse marjinal ithal eğilimi verilmemiştir. O halde dışa kapalı durumu dikkate almalıyız. Harcama çarpanının da transfer harcaması çarpanının iki katı olduğu belirtilmiştir. Gelir vergisi oranı (marjinal vergi oranı) 0.2 olarak verildiğine göre işlemi çözelim; 2 katı

? 1 c = 2 c m 1 – c (1–t) 1 – c (1–t) 144 244 3 1 44 2 44 3 Harcama çarpanı

Transfer harcaması çarpanı

1 c = 2c m 1 – c (1 – 0.2) 1 – c (1 – 0.2) 1 c = 2c m 1 – c (0.8) 1 – c (0.8) 1 2c = 1 – 0.8c 1 – 0.8c Paydalar eşit olduğundan payları eşitleyelim; 2c = 1 1 c= = 0.5 2 Marjinal tüketim eğilimini bulduğumuza göre harcama çarpanını hsaplayabiliriz; 1 1 1 1 1 5 = = = = = 1 – c (1 – t) 1 – 0.5 (1 – 0.2) 1 – (0.5) . (0.8) 1–0.4 0.6 3 Görüldüğü gibi harcama çarpanı değeri 5/3 olarak bulunmuştur.

(Cevap B)

18. Aşağıdakilerden hangisi fiyatlar genel düzeyinde beklenmedik bir düşüşün, refahın borçlulardan borç verenlere doğru yeniden dağılması neticesiyle toplam harcamayı azaltacağını ileri sürer? a) Euler teoremi b) Etkin ücret teorisi c) Borç deflasyonu d) Pigou etkisi e) Mundell-Tobin teorisi

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

31

KPSS 2017

YEMİŞİM İKTİSADI

Çıkmış Sınav Soruları

ÇÖZÜM: Fiyatlar genel düzeyinde beklenmedik bir düşüşün, refahın borçlulardan borç verenlere doğru yeniden dağılması neticesiyle toplam harcamayı azaltacağını ileri süren teori borç deflâsyonu teorisi olarak bilinir. Irving Fisher tarafından 1929 yılında yaşanan Büyük Buhran’ı takiben geliştirilen bu teorinin temel varsayımı, ekonomik birimlerin halihazırda yüksek ve uzun dönem borç düzeyinde olduklarıdır. Borç deflasyonunun başlaması için bir krizin ortaya çıkması gerekmektedir: fiyatlar genel düzeyinin beklenmedik bir şekilde düşmesi. Bu durumda borcu olan tüketiciler borçlarını ödeyebilmek için hemen ellerindeki varlıklardan bazılarını elden çıkarmaya çalışırlar. Tabi toplumun önemli kesimi borç içinde olduğundan toplumda birden varlık satışı hızlanır. Bu durum varlık fiyatlarının daha da hızlı düşmesine neden olur ve deflasyon süreci yaşanır (Deflasyon, fiyatlar genel düzeyinin sürekli düşmesidir). Varlık fiyatlarının düşmesiyle borç içinde olan kişilerin talebi azalır ve ekonomide toplam talep düşer. Bu süreçten avantajlı çıkanlar borç verenlerdir (alacaklılardır). Çünkü borç verdikleri dönemde borç verdikleri tutar ile örneğin on adet ürün alabilirken borcu geri aldıkları dönemde fiyatlar daha da düştüğü için on adetten daha fazla ürün alabilir hale geleceklerdir. Yani borçlulardan borç verenlere dönük bir gelir transferi (yeniden dağılım) başlayacaktır.

(Cevap C)

19. Aşağıdakilerden hangisi, ceteris paribus, para piyasası dengesini temsil eden LM eğrisinin sola kaymasına yol açar? a) Para arzındaki artış b) Para talebindeki otonom artış c) Para talebinin gelire duyarlılığındaki artış d) Para talebinin faize duyarlılığındaki artış e) Para çarpanındaki artış ÇÖZÜM: Soruda LM eğrisinin sola kaydığı belirtilmiştir. LM eğrisinin sola kaymasına neden olan faktörleri doğru bir şekilde analiz etmek gerekir. Bunun iki nedeni olabilir: (i) Para arzı azalmıştır veya (ii) Para talebi azalmıştır. İkisini de yakından inceleyelim.

32

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

Çıkmış Sınav Soruları

YEMİŞİM İKTİSADI

KPSS 2017

Yukarıdaki şekilde para arzının azaldığı ve para piyasasında A noktasından B noktasına gelindiği görülmektedir (üstte soldaki şekil). Para arzının azalmasına iki unsur neden olabilir: Nominal para arzının azalması veya fiyatlar genel düzeyinin artması. Ancak her iki husus da şıklarda yer almamaktadır. A şıkkını eledik. O halde para talebine odaklanmalıyız.

Yukarıdaki şekilde para talebi artmış, para talebi paralel bir şekilde sağa kaymıştır (üstte soldaki şekil). Para talep fonksiyonunu hatırlayalım: Para talep fonksiyonu Md= Mod+ k.Y – h.i şeklinde yazılmaktadır. Para talep denkleminde üç değişken (Mod , Y ve i) ve iki katsayı (k ve h) vardır. Eğer katsayılar değişmiş

olsaydı para talep eğrisinin ve LM eğrisinin eğimi değişirdi; LM eğrisi sola kaymazdı. O halde C ve D şıklarını da eledik. Para talep fonksiyonunda yer alan Mod terimi otonom para talebini temsil etmektedir. Bu değişkende bir artış olursa para talep eğrisi paralel bir şekilde sağa kayacaktır. Bunun sonucunda da faiz oranlarında bir artış yaşanacaktır. Ekonomide gelir düzeyi değişmediği için LM eğrisi daha yüksek faiz oranı ve aynı gelir düzeyini gösteren B noktasından geçecek şekilde yukarı (sola) kayacaktır. Sonuç olarak, otonom para talebinde meydana gelen bir artışın LM eğrisini sola kaydırdığını söylememiz mümkündür. E şıkkında yer alan para çarpanındaki artış, para arzı eğrisinin paralel bir şekilde sağa kaymasına neden olur. Bu da LM eğrisinin sola değil, sağa kaymasına neden olur.

(Cevap B)

20. Farklı makro iktisadi modellerle ilgili aşağıdaki eşleştirmelerden hangisi doğrudur? a) Neoklasik model – Emek değer teorisi b) Keynesyen model – Görünmez el prensibi c) Neokeynesyen sentez – IS-LM modeli d) Yeni Klasik model – Phillips eğrisi e) Reel iktisadi dalgalanmalar teorisi – Fiyat ve ücret katılığı ÇÖZÜM: Her bir modelin birden çok özelliği vardır. Bu özellikleri tek tek ifade etmek yerine şıklardan eleme yaparak doğru cevaba ulaşmaya çalışalım. •

Emek değer teorisi Klasik iktisada aittir. Neo-Klasik iktisada ait olan marjinal değer teorisidir.



Görünmez el prensibi Klasik iktisada aittir. Keynesyen iktisada ait olan görünür eldir (Devletin ekonomiye müdahale etmesidir).

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

33

KPSS 2017

YEMİŞİM İKTİSADI

Çıkmış Sınav Soruları



Phillips eğrisi Keynesyen iktisada aittir.



Fiyat ve ücret katılığı, Keynesyen, Monetarist (kısa dönemde), Yeni Klasik (beklenmeyen politika durumunda) ve Yeni Keynesyen (kısa dönemde) iktisada aittir. Reel iktisadi dalgalanmalar teorisine göre ise fiyatlar ve ücretler tam esnektir.



IS-LM modeli, Neo-Keynesyen senteze aittir. Faiz oranının Klasik iktisatçıların belirttiği gibi mal piyasasında belirlendiğini kabul eder. Aynı zamanda Keynesyen iktisatçıların belirttiği gibi para piyasasında belirlendiğini de kabul eder. Hatta bu ikisinin sentezini kurar ve faiz oranının iki piyasanın eş-anlı dengeye gelmesi sonucunda belirlendiğini iddia eder. (Cevap C)

21. Ulusal paraların yabancı ülke paraları karşısındaki (ortalama) değişimini gösteren endeks aşağıdakilerden hangisidir? a) Nominal efektif döviz kuru endeksi b) Nominal değer kazancı endeksi c) Nominal değer kaybı endeksi d) Reel efektif döviz kuru endeksi e) Reel değer kazancı endeksi ÇÖZÜM: Bir ülke parasının (örneğin Türk lirasının) yabancı ülke paraları karşısındaki ortalama değişimini gösteren endeks nominal efektif döviz kuru endeksidir (EE). Bu endeks hesaplanırken Türk lirasının her bir ülkenin parası (yabancı paralar) karşısındaki nominal değer değişimi ile bu ülkelerin Türkiye ile olan ticaretlerindeki payları çarpılır ve her bir ülke için hesaplanan değer toplanır. Formülü şu şekildedir; N J TE $ J TE $ N J TE n TiNG N T Tn =K x ABD O + K x x O + ... + K O E T E T E T $ E n O O K K O K Nominal S S S T T T O O K K ingiltere ile ABD ile n'inclükte ile TL n O K TL pound TL - dolar efektif Türkiye O Türkiye O K kurundaki Türkiye O K kurundaki döviz kuru K kurundaki KK degisim arasındaki OO KK degisim arasındaki O KK degisim arasındaki OO O endeksi ticaret payı P ticaret payı P L ticaret payı P L L E

E T

(Cevap A)

22. Mutlak satın alma gücü teorisinin geçerli olduğu bir durumda reel döviz kuru kaçtır? a) –1

b) –0,5

c) 0

D) 0,5

e) 1

ÇÖZÜM: Satın alma gücü paritesi, tek fiyat kanununa dayanmaktadır. Uluslararası mal piyasalarının tam rekabetçi bir yapıya sahip olduğu, bu nedenle de dünya üzerinde üretilen malların homojen olduğu varsayılır. Homojen malın dünya üzerindeki fiyatının her yerde aynı olduğu kabul edilir. Fiyatın aynı olması için uluslararası ticarette herhangi bir engelin (gümrük vergisi gibi) olmadığı ve işlem ve taşıma maliyetlerinin de ihmal edilebilecek düzeyde olduğu varsayılır.

34

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

Çıkmış Sınav Soruları

YEMİŞİM İKTİSADI

KPSS 2017

Samsung markasının S8 model telefonunu örnek alalım. Telefonun Almanya’daki fiyatının 1000 € olduğunu kabul edelim (PALM=1000 €). Türkiye’deki fiyatı da 4000 ¨ olsun (PTR=4000 ¨). Euro ve Türk lirası arasındaki döviz kurunun da piyasada 1€=4 ¨ olduğunu varsayalım. TR

ALM

P = E ¨/* . P V Y Y Türkiye Almanya Döviz kuru

fiyatı

fiyatı

4000¨ = (4¨) (1000*) 1 4 44 2 4 44 3 4000 *

Eşitliğin her iki tarafı da 4000 ¨ olduğu için satın alma gücü paritesi sağlanmaktadır. Şimdi bu işlemi denklem üzerinden yapalım; PTR = E¨/€.PALM Her iki tarafı PTR değerine bölersek;

P

TR

P

TR

1=

=

E ¨/* . P P

ALM

TR

E ¨/* . P

ALM

TR

P Görüldüğü gibi mutlak satın alma gücü paritesinin geçerli olduğu durumda reel döviz kuru 1’e eşittir. (Cevap E)

23. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası analitik bilançosuna göre aşağıdakilerden hangisi rezerv para tanımı içinde yer almaz? a) Emisyon b) Bankalar mevduatı c) Fon hesapları d) Banka dışı kesimin mevduatı e) Açık piyasa işlemleri ÇÖZÜM: Merkez bankasının analitik bilançosu aşağıdaki gibidir;

Görüldüğü gibi açık piyasa işlemleri rezerv para tanımı içerisinde yer almamaktadır.

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

(Cevap E)

35

KPSS 2017

YEMİŞİM İKTİSADI

Çıkmış Sınav Soruları

24. Aşağıdakilerden hangisi ekonomik konjonktürün genişleme aşamasında tahvil piyasasında ortaya çıkan değişimlerden biri değildir? a) Tahvil arzının artması b) Tahvil talebinin artması c) Tahvil fiyatının düşmesi d) Tahvil faiz oranının yükselmesi e) Tahvil fiyatının artması ÇÖZÜM: Sorunun cevaplanabilmesi için ilk etapta ekonomik konjonktürün genişleme aşamasında hangi durumların ortaya çıkacağının iyi bir şekilde belirlenmesi gerekir. Bu nedenle konjonktür konusunu kısaca hatırlayalım. Bir ülkede fiili GSYİH (gerçekleşen GSYİH) zaman içerisinde sürekli olarak dalgalanma gösterir (y harfi ifade edilmektedir). GSYİH’nin harcama yöntemiyle hesaplandığı düşünüldüğünde bu değerin ülkedeki fiili harcamaya karşılık geldiğini söylemek mümkündür. Fiili GSYİH’nin uzun dönem ortalaması ise potansiyel GSYİH olarak ifade edilmektedir ve yp ile gösterilir. Bu değer de ülkenin potansiyel üretim gücünü ifade etmektedir. Fiili GSYİH her zaman potansiyel GSYİH’nin etrafında dalgalanır. Bu dalgalanma ekonomik konjonktür olarak adlandırılır. Bu dalgalanma sonucunda belirli dönemlerde fiili GSYİH potansiyel GSYİH’nin üzerine çıkar, belirli dönemlerde de bu durum terse döner. Fiili GSYİH’nin potansiyel GSYİH’nin üzerinde olduğu (y>yp) dönemler ekonomik konjonktürün genişleme evresi olarak ifade edilir. Fiili GSYİH (y) Potansiyel GSYİH (yP)

0

Ekonominin genişleme y > yP evresi

yP (Potansiyel GSYİH veya potansiyel üretim) y (Fiili GSYİH veya fiili harcama)

Zaman (t)

Ekonomik konjonktürün genişleme evresinde şu sonuçlarla karşılaşılır; •

Ekonomideki fiili harcama (y) potansiyel üretimden (yp) fazla olduğu için (y>yp), toplam talep fazlası ortaya çıkar (harcama>üretim).



Ekonomide harcama fazlasının ortaya çıkması ekonomik birimlerin fiyatların artacağına yönelik beklenti içine girmelerine neden olur. Bunun sonucunda enflasyon beklentileri artar.



Enflasyon beklentilerinin artması, zaman içinde malların fiyatlarına yansır ve enflasyon oranı artar.



Ekonominin potansiyelinden fazla büyümesi o ülkede istihdamın artmasına ve işsizlik oranının azalmasına neden olur.

Genişleme evresinde meydana gelen durumlar incelendiğinde toplam talebin arttığı, enflasyon beklentilerinin yükseldiği, bunun sonucunda enflasyon oranının arttığı ve işsizlik oranının azaldığı görülmektedir. Peki bu değişkenlerden hangisi tahvil piyasasında etkilidir? Tabiki enflasyon beklentileri. O halde enflasyon beklentilerinin tahvil piyasası üzerindeki etkisini inceleyelim.

36

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

Çıkmış Sınav Soruları

YEMİŞİM İKTİSADI

KPSS 2017

Beklenen enflasyon oranı tahvil talebini ters, tahvil arzını doğru yönlü etkiler. Beklenen enflasyon artarsa borç veren kişiler (tahvil talep edenler), gelecekte geri alacakları paranın reel değerinin düşeceğini bilirler. Bu nedenle bugün daha fazla borç vermek (tahvil talep etmek) istemezler, tahvil talebi azalır ve tahvil talep eğrisi sola kayar. Beklenen enflasyon artarsa diğer taraftan borç alan kişiler (tahvil ihraç edenler), gelecekte geri ödeyecekleri borcun reel değerinin düşeceğini bilirler. Bu nedenle bugün daha fazla borç almaktan (tahvil arz etmekten) çekinmezler, tahvil arzı artar ve tahvil arz eğrisi sağa kayar. Tahvile talebin azalması ve tahvil arzının artması sonucunda tahvilin fiyatı düşer. Tahvil fiyatı ile tahvilin faiz oranı arasında ters yönlü bir ilişki olduğu için tahvilin faiz oranı artar. Şekil üzerinde gösterecek olursak;

(Cevap E)

25. Bir ekonomide para piyasasının ana gösterge iktisadi değişkeni aşağıdakilerden hangisidir? a) Döviz kurları b) Borsa endeksi c) Tahvil fiyatları d) Enflasyon oranı e) Faiz oranı ÇÖZÜM: Para piyasası, bir ekonomideki para arzıyla (Ms) para talebinin (Md) karşılaştığı yerdir. Bu iki eğrinin kesiştiği yerde faiz oranı (i) belirlenir. Bu nedenle para piyasasının ana gösterge iktisadi değişkeni faiz oranıdır.

(Cevap E)

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

37

KPSS 2017

YEMİŞİM İKTİSADI

Çıkmış Sınav Soruları

26. Aşağıdakilerden hangisi satın alma gücü paritesinin varsayımlarından biri değildir? a) Ülkelerin ürettiği mallar homojendir b) Uluslararası mal piyasaları tam rekabetçi bir yapıya sahiptir c) Dış ticarette işlem maliyetleri ihmal edilebilecek düzeydedir d) Ülkeler arasında ticaret engelleri yoktur e) Reel döviz kuru her zaman sıfıra eşittir ÇÖZÜM: Bu sorunun çözümü aslında daha önceden verilmişti. Tekrar hatırlayalım; Satın alma gücü paritesi, tek fiyat kanununa dayanmaktadır. Uluslararası mal piyasalarının tam rekabetçi bir yapıya sahip olduğu, bu nedenle de dünya üzerinde üretilen malların homojen olduğu varsayılır. Homojen malın dünya üzerindeki fiyatının her yerde aynı olduğu kabul edilir. Fiyatın aynı olması için uluslararası ticarette herhangi bir engelin (gümrük vergisi gibi) olmadığı ve işlem ve taşıma maliyetlerinin de ihmal edilebilecek düzeyde olduğu varsayılır. Satın alma gücü paritesi eşitliği aşağıdaki gibi yazılabilir. PTR = E¨/€ . PALM Her iki tarafı P^TR değerine bölersek;

P

TR

P

TR

1=

=

E ¨/* . P P

ALM

TR

E ¨/* . P

ALM

TR

P Mutlak satın alma gücü paritesinin geçerli olduğu durumda reel döviz kuru 1’e eşittir. Ancak satın alma gücü paritesi sağlanmıyorsa bu değer 1 değerinden farklı değerler de alabilir. Bu nedenle reel döviz kurunun sabit bir değer alacağını söylemek doğru değildir. (Cevap E)

ULUSLARARASI İKTİSAT SORULARI

27. Sanayi malları ihracatı 150 milyar dolar ve ithalatı 250 milyar dolar olan bir ülkenin, Grubel-Lloyd endeksine göre hesaplanan endüstri içi ticaret değeri kaçtır? a) 0,20

38

b) 0,25

c) 0,40

D) 0,50

e) 0,75

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

Çıkmış Sınav Soruları

YEMİŞİM İKTİSADI

KPSS 2017

ÇÖZÜM: Endüstri içi ticaretin ölçülmesinde Grubel-Lloyd endeksi (GL endeksi) ile ölçülmektedir. i sektörü için endüstri içi ticareti ölçen endeks şu şekilde formüle edilir (Formülde yer alan X terimi ihracatı, M terimi ise ithalatı ifade etmektedir). GL i = 1 –

Xi – Mi Xi + Mi

GLi=1 olduğunda i sektörünün toplam ticareti sadece endüstri içi ticaretten oluşmaktadır.



• GLi=0 olduğunda i sektörünün toplam ticareti içinde endüstri içi ticaretin payı hiç yoktur. Soruda verilen değerleri endekste yerine yazalım; Xi – Mi 150 – 250 –100 =1– =1– = 1 – 0, 25 = 0, 75 Xi + Mi 150 + 250 400

GL i = 1 –

(Cevap E)

28. I. Koruyucu tarife II. Engelleyici tarife III. Hâsılat (gelir) tarifesi Yukarıdakilerden hangileri yurtiçi üretime bir koruma sağlar? a) Yalnız I

b) I ve II

c) I ve III

d) II ve III

e) I, II ve III

ÇÖZÜM: Gümrük tarifeleri çeşitli gerekçelerle konulur ve bu gerekçeler çerçevesinde çeşitli isimler alırlar. Gümrük vergilerinin ortaya çıkardığı etkiler gelir etkisi ve koruma etkisidir. • Hâsılat (Gelir) Tarifesi: Yurtiçinde üretilmeyen bir malın ithalatına uygulanan gümrük vergisinin tek amacı hazineye gelir sağlamaktır. O nedenle bu tür bir tarife hâsılat tarifesi olarak isimlendirilir. Örneğin kahve Türkiye’de üretilmemektedir ve devletin kahveden vergi almasının tek nedeni hazineye gelir sağlamaktır. Bu nedenle hâsılat tarifesinde gelir etkisi ile karşılaşılır, koruma etkisi sıfırdır. •

Yasaklayıcı (Engelleyici) Tarife: Bir malın yurtiçi fiyatı 50 ¨ olsun. Bu malın birebir ikâmesinin yurtdışı fiyatı ¨ cinsinden 30 ¨ olsun. Eğer devlet bu malın üzerine aradaki fark kadar (20 ¨) vergi koyarsa artık tüketiciler bu malı yurtdışından ithal etmek yerine yurtiçindeki ikâmesine yönelirler. Bu tür gümrük vergisine yasaklayıcı tarife adı verilir. Yasaklayıcı tarifede ithalat hiç yapılmayacağı için gelir etkisi sıfırdır, sadece koruma etkisiyle karşılaşılır.



Koruyucu Tarife: Bir malın yurtiçi fiyatı 50 ¨ olsun ve bu malın birebir ikâmesinin yurtdışı fiyatı ¨ cinsinden 30 ¨ olsun. Eğer devlet bu malın üzerine 10 ¨ vergi koyarsa ithal malın yurtiçi fiyatı yükseleceği için bazı tüketiciler bu malı yurtdışından ithal etmek yerine yurtiçindeki ikâmesine yönelirler. Bu durumda yurtiçindeki üreticilerin bir kısmı korunmuş olur. Bu tür gümrük vergisine koruyucu tarife adı verilir. Koruyucu tarifede hem gelir etkisi hem de koruma etkisiyle karşılaşılır.

Görüldüğü gibi koruyucu ve engelleyici tarifede koruma etkisi söz konusudur.

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

(Cevap B)

39

KPSS 2017

YEMİŞİM İKTİSADI

Çıkmış Sınav Soruları

29. Türk işadamlarının yurtdışında gerçekleştirmiş olduğu doğrudan yatırımlar, ilgili dönemin ödemeler bilançosunda aşağıdaki hesaplardan hangisi altında kaydedilir? a) Cari işlemler b) Mal ticareti c) Karşılıksız transferler d) Sermaye e) Tek yanlı transferler Doğrudan yatırımlar aslında finans hesabında izlenmektedir. İfade birebir doğru olmasa da yanlış da değildir.

ÇÖZÜM: Bir ülkenin dış dünya ile gerçekleştirdiği sermaye giriş ve çıkışlarının izlendiği hesap sermaye hesabıdır. Fiziki ve mali yatırımları kapsar. Ödemeler bilançosu açısından yurtdışından ülkeye sermaye girişi bir alacak işlemi, ülkeden sermaye çıkışı işlemi ise bir borç işlemidir. Sermaye hareketlerini kısa ve uzun vadeli olarak gruplandırmak mümkündür. • Kısa Vadeli Sermaye Hareketleri: Bir yıldan daha az süren sermaye yatırımlarıdır. Genellikle portföy yatırımlarından oluşur. Sıcak para olarak adlandırılan paranın izlendiği hesaptır. •

Uzun Vadeli Sermaye Hareketleri: Bir yıldan daha uzun süren sermaye yatırımlarıdır. Genellikle doğrudan yabancı yatırımlardan oluşur. Fabrika binası, makine, teçhizat gibi unsurlarda meydana gelen tranferlerin izlendiği hesaptır. (Cevap D)

30. Türkiye’de yatırım yapmış sermaye, elde ettiği kâr veya faiz gelirini yurtdışına transfer ettiğinde bu akım, ödemeler bilançosunda aşağıdaki hesaplardan hangisi altında kaydedilir? a) Gelir dengesi b) Hizmetler dengesi c) Sermaye hesabı d) Finans hesabı e) Net hata noksan Cevap birincil gelir dengesi olmalıdır. Ancak gelir dengesi ifadesi de doğru kabul edilebilir.

40

ÇÖZÜM: Türkiye’de yatırım yapmış bir yabancı sermayenin elde ettiği kâr veya faiz gelirinin izlendiği hesap, cari işlemler hesabının altında yer alan gelir transferi (gelir dengesi) hesabıdır. Yabancı sermayenin anaparası sermaye hesabında izlenirken elde ettikleri gelirler cari işlemler hesabının altındaki gelir transferi hesabında izlenir.

(Cevap A)

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

Çıkmış Sınav Soruları

YEMİŞİM İKTİSADI

KPSS 2017

BÜYÜME - KALKINMA SORULARI

31. İktisadi büyümeyle ilgili aşağıdakilerden hangisi diğerlerine göre daha verimli bir göstergedir? a) Tüketici fiyat endeksi b) Nominal deflatör c) Reel deflatör d) Nominal GSYH e) Reel GSYH ÇÖZÜM: Bir yıldan bir diğer yıla reel gayri safi yurt içi hâsılada (y) meydana gelen yüzdelik artış iktisadi büyümeyi vermektedir. Görüldüğü gibi iktisadi büyümeyi en verimli şekilde tanımlayan değişken reel GSYİH’dir. (Cevap E)

Gelişmekte olan bir ekonomide kişi başına düşen milli gelirin uzun dönem yıllık ortalama büyüme hızı %7 olarak hesaplanmıştır. 32. Bu ekonomide kişi başına düşen milli gelirin 2 kat artması için yaklaşık kaç yıl geçmesi gerekir? a) 16 b) 12 c) 10 d) 8 e) 6 ÇÖZÜM: Ekonominin her yıl sabit bir oranda büyümesi durumunda milli gelirin kaç yılda ikiye katlanacağını ise basit bir formülle hesaplayabiliriz. 70 kuralı olarak bilinen bu formül oldukça basittir: 70/g. Burada g büyüme oranını temsil etmektedir. Türkiye ekonomisi her yıl %7 büyürse acaba kaç yıl sonra milli gelir ikiye katlanacaktır? 70/7 = 10. Görüldüğü gibi ülke ekonomisi her yıl %7 büyürse 10 yıl sonra milli gelir ikiye katlanabilecektir. (Cevap C)

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

41

KPSS 2017

YEMİŞİM İKTİSADI

Çıkmış Sınav Soruları

33. Büyümenin temel faktörlerinden birinin fiziksel sermaye olduğu bilinmektedir ve fiziksel sermayenin sermaye birikim denklemi doğrultusunda hareket ettiği kabul edilir. Buna göre 2010 yılı sonunda fiziksel sermaye stokunun 100 milyar ¨, amortisman oranının %5 ve 2011 yılı boyunca yapılan sermaye yatırımlarının 10 milyar ¨ olduğu varsayılırsa 2011 yılı sonunda elde edilen fiziksel sermaye stoku kaç milyar ¨’dir? a) 95 b) 100 c) 105 d) 110 e)

115

ÇÖZÜM: Ülkede 2010 yılındaki fiziksel sermaye stoku 100 milyar ¨’dir. Amortisman oranının %5 olduğu belirtildiğine göre 100 milyar ¨’lik fiziksel sermaye stokunun belirtilen oran ölçüsünde aşınması gerekir.

100 milyar ¨ x 0.05 = 5 milyar ¨

O halde 2010 yılında mevcut sermaye stokunun 5 milyar ¨’lik kısmı aşınmış, geriye kalan kısmı (95 milyar ¨) 2011 yılına aktarılmıştır.

100 milyar ¨ - 5 milyar ¨ = 95 milyar ¨

2011 yılında ilave 10 milyar ¨’lik daha sermaye yatırımı yapılmıştır. O halde 2011 yılı sonunda gerçekleşen fiziksel sermaye stoku 105 mlyar ¨ olacaktır.

95 milyar ¨ + 10 milyar ¨ = 105 milyar ¨

(Cevap C)

34. Aşağıdakilerden hangisi beşeri sermayenin tanımına giren makro iktisadi değişkenlerden biridir? a) Gelir dağılımı b) Üniversiteli nüfusun toplam nüfusa oranı c) Doğrudan yabancı yatırımlar d) Portfolyo yatırımları e) İşsizlik haddi ÇÖZÜM: Çalışanların eğitim ve yetiştirilme aracılığıyla elde ettikleri bilgi birikimi ve yeteneklere beşeri (insani) sermaye adı verilir. Bir toplumda üniversiteli nüfusun toplam nüfusa oranının artması, emeğin kalitesinin yükseldiği ve toplumun beşeri sermayesinin arttığı anlamına gelir.

42

(Cevap B)

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

Çıkmış Sınav Soruları

YEMİŞİM İKTİSADI

KPSS 2017

35. Aşağıdakilerden hangisi Jones’in ülkelerin büyüme deneyimlerinden yola çıkarak ileri sürdüğü stilize gerçeklerden biri değildir? a) Ülkelerin kişi başına hâsıla düzeyleri arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır b) Ülkelerin büyüme hızları arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır c) Emek girdisinin hâsıladaki payı istikrarsızdır d) Ülkelerin büyüme hızları zaman içerisinde sabit değildir e) Ülkelerin küresel ölçekte gelir dağılımındaki nispi konumları sabit değildir ÇÖZÜM: Kaldor 1961 yılında ülkelerin büyüme deneyimlerinden yola çıkarak bazı stilize gerçeklerden bahsetmiştir. Charles Irving Jones ve Paul Romer 2010 yılında bir çalışma yayınlayarak Kaldor’un stilize gerçeklerine 6 stilize gerçeklik daha ilave etmiştir. Bunlar; •

Ülkelerin büyüme hızları zaman içerisinde sabit değildir,



Ülkelerin büyüme hızları arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır,



Ülkelerin kişi başına hâsıla düzeyleri arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır,



Ülkelerin kişi başına düşen beşeri sermaye düzeyleri arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır,

• •

Ülkelerin küresel ölçekte gelir dağılımındaki nispi konumları sabit değildir, Ülkelerdeki emek girdisinin beşeri sermayesi artmasına karşın emek girdisinin hâsıladaki payı istikrarlı bir şekilde azalmaktadır.

Görüldüğü gibi jones tarafından yapılan çalışmada emek girdisinin hâsıladan elde ettiği payın azalma yönünde istikrarlı olduğu belirtilmektedir.

(Cevap C)

36. Aşağıdakilerden hangisi gelir dağılımındaki eşitsizlikleri ölçmeye yarayan yöntemlerden biri değildir? a) Lorenz eğrisi b) Gini katsayısı c) Yüzde paylar analizi d) Dalton-Atkins ölçüsü e) Marjinal ürün geliri

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

43

KPSS 2017

YEMİŞİM İKTİSADI

Çıkmış Sınav Soruları

ÇÖZÜM: Gelir dağılımındaki adaletsizliğin ölçüsü olarak birçok yöntem kullanılmaktadır; Bunlar; •

Lorenz Eğrisi: Gelir dağılımındaki adaletsizliğin ölçüsü olarak Max Lorenz tarafından geliştirilen modeldir. Lorenz eğrisi analizinde dikey eksende hane halklarının elde ettikleri gelirin birikimli yüzde payları, yatay eksende ise hane halkları nüfusunun birikimli yüzde payları yer almaktadır. Fiili gelir eğrisi ile mutlak eşitlik doğrusu arasındaki fark açıldıkça gelir adaletsizliği artmaktadır.



Gini Katsayısı: Lorenz eğrisi aracılığıyla hesaplanmaktadır. Lorenz eğrisindeki fiili gelir eğrisi ile mutlak eşitlik doğrusu arasında kalan alanın, mutlak eşitlik doğrusu altında kalan alana oranlanması ile bulunur. Sıfıra yaklaştıkça eşitlik artar, bire yaklaştıkça eşitsizlik artar.



Yüzde Paylar Analizi: Bu analizde nüfus %1’lik 100, %5’lik 20, %10’luk 10 veya %20’lik 5 gruba ayrılır ve her grubun gelirden aldığı paylar karşılaştırılır. Bu paylar arasındaki fark ne kadar yüksekse eşitsizlik o kadar yüksektir.



Atkinson (Dalton-Atkins) Katsayısı: Atkinson, eşitsizlik hesaplamasında bir katsayının kullanılması gerektiğini ifade etmektedir ve bu katsayıyı riskten kaçınma katsayısı olarak tanımlamaktadır. Bu katsayı gelir dağılımının üst kısımlarında sıfıra, alt kısımlarında ise bire yaklaşmaktadır. Katsayının sıfıra yaklaşması toplumun gelir dağılımına kayıtsız kaldığını, bir diğer deyişle gelirin yeniden dağıtılmasından herhangi bir sosyal fayda elde etmeyeceklerini göstermektedir. Katsayının bire yaklaşması ise toplumun gelir eşitsizliğine son derece dikkat kesildiklerini ve gelirin yeniden dağıtılması durumunda toplumun sosyal faydasının artacağını göstermektedir.



Pareto Katsayısı: Pareto katsayısı ölçütü, belirli bir gelir seviyesi ile bu geliri veya daha fazlasını elde edenlerin sayısı arasında belirli bir ilişki olduğu varsayımına dayanır. Bu ölçüt, bireylerin gelir seviyesi yükseldikçe üst gelir gurubuna yükselme ihtimalinin nasıl arttığını göstermektedir.



Kuznets Katsayısı: Kuznets, toplam üretimin sektörel yüzde dağılımı ile işgücünün yüzde dağılımı arasındaki ilişkiyi bu katsayı ile göstermiş, bu sayede sektörel dengesizlikleri göstermeyi hedeflemiştir. Bu bağlamda sektörel üretim ile sektörel işgücü arasındaki farklarının mutlak değerinin, her sektörün işgücündeki payı ile ağırlıklandırılarak toplamı, sektörel ortalama ürünler arasındaki eşitsizliğin bir ölçüsü olarak kullanılmaktadır. Bu katsayı sıfır ile bir arasındadır. Katsayının sıfır değerini alması, sektörel ortalamanın ülke ortalamasına eşit olduğunu gösterir. Katsayının bir değerini alması ise ekonomide tek bir sektörün toplam üretimi gerçekleştirdiğini gösterir.

Görüldüğü gibi marjinal ürün geliri gelir dağılımı eşitsizliklerini ölçmede kullanılan bir ölçü birimi değildir. (Cevap E)

44

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

Çıkmış Sınav Soruları

YEMİŞİM İKTİSADI

KPSS 2017

TÜRKİYE EKONOMİSİ SORULARI 37. Aşağıdakilerden hangisi İkinci Dünya Savaşı sonrasında Türkiye’deki iktisadi gelişmelerden biri değildir? a) Dünya Bankası ve IMF’ye üye olunması b) Yabancı sermayeye yönelik kanunların çıkarılması c) Devlet elindeki petrol arama tekelinin kaldırılması d) İthalatta liberalizasyon uygulamasına geçilmesi e) Değişken kur sistemine geçilmesi ÇÖZÜM: İkinci Dünya Savaşı 1940-1944 yılları arasında meydana gelmiştir. Dolayısıyla şıklarda yer alan değişkenlerin bu yılların hemen ertesinde gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespit edilmesi gerekmektedir. •

Dünya Bankası ve IMF, II. Dünya Savaşı’nın hemen sonunda (1944 yılında) kurulmuş; Türkiye’nin üyeliği ise 1947 yılında gerçekleşmiştir.



II. Dünya Savaşı’nın ertesinde (1954 yılında) Türkiye’de yabancı sermayeye yönelik olarak 6224 sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu çıkarılmıştır. Bu kanunun temel amacı adından da anlaşılabileceği gibi yabancı sermayenin ülkeye gelişinin özendirilmesidir.



II. Dünya Savaşı’nın ertesinde Türkiye’de aynı zamanda petrol alanında faaliyet gösteren yabancı şirketlerin ülkeye girişinin özendirilmesi için de bir kanun çıkarılmıştır. 1954 yılında çıkarılan 6326 sayılı Petrol Kanunu ile devlet elindeki petrol arama tekeli kaldırılmış, yabancı şirketlerin bu sektöre girmeleri teşvik edilmiştir.



II. Dünya Savaşı’nın hemen ertesinde (1946 yılından itibaren) Türkiye’de liberalleşme eğilimleri başlamıştır. 1950 yılında meydana gelen iktidar değişikliğinden sonra bu eğilim daha da hız kazanmıştır. O dönemde OECD’nin dış ticarette %60 liberalizasyon önerisi kabul edilmiş, bu amaçla ihtiyaç duyulan adımlar hızla atılmıştır.



II. Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye’de sabit kur izlenmeye devam edilmiştir. Türkiye’de değişken (esnek) kur sistemine Şubat 2001 yılında yaşanan ekonomik krizden sonra geçilmiştir.

Görüldüğü gibi değişken (esnek veya dalgalı) kur sistemine geçilmesi, II. Dünya Savaşı’ndan hemen sonra değil, 2001 krizinden sonra olmuştur.

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

(Cevap E)

45

KPSS 2017

YEMİŞİM İKTİSADI

Çıkmış Sınav Soruları

38. Türkiye’de örtük enflasyon hedeflemesi hangi yıllar arasında uygulanmıştır? a) 1990-1995 b) 2000-2001 c) 2002-2005 d) 2006 sonrası dönem e) 2012-2016 ÇÖZÜM: Türkiye’de 2001 yılında yaşanan kriz sonrasında güçlü ekonomiye geçiş programına geçilmiştir. Bu programın amaçları doğrultusunda ilk aşamada TCMB ile Hazine arasındaki avans ilişkisi kaldırılmış ve TCMB’nin bağımsız/özerk bir statüye kavuşturulması sağlanmıştır. Bu özerk yapı ile birlikte enflasyonla mücadelede enflasyon hedeflemesi stratejisine geçilmesi benimsenmiştir. TCMB 2002-2005 yılları arasında örtük enflasyon hedeflemesi, 2006 yılından bu yana ise açık enflasyon hedeflemesi stratejisi izlemektedir. Örtük enflasyon hedeflemesi döneminde para politikasının temel enstrümanı olan kısa vadeli politika faiz oranı TCMB başkanı tarafından belirlenmekteyken, açık enflasyon hedeflemesi rejiminde kısa vadeli politika faiz oranı Para Politikası Kurulu (PPK) tarafından belirlenmektedir.

(Cevap C)

39. Türkiye ekonomisi için yapısal nedenlerden veya üretim maliyetlerinden kaynaklanan fiyat hareketlerini gözlemleyebilmek için aşağıdaki göstergelerden hangisini takip etmek gerekir? a) Üretici fiyat endeksi b) Reel döviz kuru c) Çekirdek enflasyon d) Tüketici fiyat endeksi e) İmalat sanayi kapasite kullanım oranı ÇÖZÜM: Üretici fiyat endeksinde (ÜFE) üretim mallarının (hammadde, ara malları, makine-teçhizat gibi yatırım malları ve enerji girdisi, emek girdisi vb.) fiyatları hesaplamaya dahil edilmektedir. Bu fiyatlar değiştiğinde üretim maliyetleri değişmektedir. Bu nedenle Türkiye ekonomisi için yapısal nedenlerden veya üretim maliyetlerinden kaynaklanan fiyat hareketlerini gözlemlemek istiyorsak üretici fiyat endeksini yakından takip etmemiz gerekir.

46

(Cevap A)

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

Çıkmış Sınav Soruları

YEMİŞİM İKTİSADI

KPSS 2017

40. Türkiye’de 2013 yılı için P80/P20 göstergesinin 7.7 olması gelir eşitsizliğiyle ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisini vermektedir? a) Gelirden en çok pay alan grup ile en az pay alan grup arasında 7.7 kat fark vardır b) Kişi başına gelir 2012 yılına göre %7.7 artmıştır c) Gelirden en az pay alan %20’lik dilimin payı %7.7’dir d) Gelirden en çok pay alan %20’lik dilimin payı %7.7’dir e) Gelirden en çok pay alan %20’lik dilimin payı %7.7 artmıştır ÇÖZÜM: P80/P20 oranı, en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grubun gelirinin, en düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun gelirine oranı şeklinde hesaplanmaktadır. O halde P80/P20 göstergesinin 7.7 olması, gelirden en çok pay alan grup ile en az pay alan grup arasında 7.7 kat fark olduğu şeklinde yorumlanmalıdır.

Daha fazlası için www.yemisimiktisadi.com

(Cevap A)

47