Varlık Dergisi, Ocak 2015 > Sabiha Olmak veya Tanpınar’da

Varlık Dergisi, Ocak 2015 > Sabiha Olmak veya Tanpınar’da Eurydikeler / Beyza Becerikli “Onlar mı efendi, köklerin yanında uyuyanlar,...

6 downloads 255 Views 191KB Size
Varlık Dergisi, Ocak 2015 > Sabiha Olmak veya Tanpınar’da Eurydikeler / Beyza Becerikli “Onlar mı efendi, köklerin yanında uyuyanlar, bize artan fazlalıklarından mı bağışlıyorlar, bu ara şeyi, sessiz bir güç ve öpücüklerden doğan?” Orpheus’a Soneler XIV, Rilke1

Orpheus Mitolojide Orpheus, çaldığı lir ile mükemmel ezgiler yaratan bir karakterdir. Orpheus’un sanatı, acısından ve aşkından kaynak alır ve ölüm karşısında hayatını anlamlı kılmaya yarayan bir araçtır. Mite göre, genç bir meşe perisi olan Eurydike, Orpheus ile evlidir ve bir gün, Aristaeus’tan kaçarken bir yılanın ısırmasıyla ölerek yeraltına, Tartaros’a çekilir. Orpheus ise, ölen eşini geri getirmek için Tanrılar ile anlaştıktan sonra, Eurydike’sini bilerek kaybetmeyi seçer. Orpheus’un seçimi hem Tanrıların kararını değiştirmek inadı, hem de aşkın bir sevgi olarak okunabilir. Ancak Orpheus’un duyduğu bu aşkın sevgi Eurydike’sine değil; şarkısına, hissetmiş olduğu aşkın bıraktığı tortu ile yaşantısına hâkim olan sanata duyulan bir sevgidir. Eurydike, hikâyenin pasif ve arda kalanı, özne olamayanıdır. Eurydike kadındır ve eğer biliniyorsa, bu, Orpheus’un sanatından, aşkınlığındandır. Tanpınar Handan İnci’nin Yapı Kredi Yayınları’ndan Ekim ayında çıkan kitabı Orpheus’un Şarkısı, Tanpınar’ın 4 romanında aşk ve kadın temsillerini inceliyor. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü öğretim üyesi İnci, romanlar arası zamansal düzlem ve hikâye devamlılıklarını incelikli okumalarla ortaya koyuyor; 4 romanın 4 kadın karakterini benzerlikler, aynılıklar ve devamlılıklarla pekiştirerek ilişkilendiriyor. Sözü edilen 4 Tanpınar romanı kitabın sırası ile Mahur Beste (1975), Sahnenin Dışındakiler (1973), Huzur (1949) ve Aydaki Kadın’dır (1986). Romanların basım yılları yerine ilişkili karakterler ve geçen dönemsel zeminler üzerinde yeniden bir tasnif yapıyor İnci. Kitabında karakterlerin ilişki tablolarını çiziyor ve elden ele geçerek bir diğer kitaba taşınan nesnelerin izini takip ediyor. Romanlar arası bağlantıları kurarak Tanpınar’ın kurmayı hedeflediği dünyanın Proustvari bir bütünlük olduğunu söylüyor İnci. Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanını diğer dört romanın “ters yazımı” şeklinde niteleyen yazar, incelemesini bu romanın zıtlıkları üzerinde durarak da tamamlıyor. Ek olarak, Tanpınar üzerine yazılı külliyattan beslenmek yerine İnci, Tanpınar’ın günlüklerini 2 ve denemelerini temel alarak yazarın dünyasını birleştiriyor. Bir edebiyat profesörü olarak İnci, Orpheus’un Şarkısı’nda dilini basit, yalın bir düzeyde tutarak çalışmasını yalnızca akademik bir inceleme olmaktan çıkarıyor, meraklısı için bir sohbete veya bir dinletiye evrilebilecek bir yapıya dönüştürüyor. Kitap, safi edebiyat eğilimliler için, konusu başka bir yazara ilişkin, bağlarının arası kurguyla örülmüşçesine birbirini takip eden bir roman olarak da okunabilir. Zira yazarın kişisel bağlılığı ile Tanpınar’a dair hikâyeler duyabiliyoruz İnci’den, “Tanpınar kadını” arayan üniversite arkadaşlarından veya kişisel okuma tecrübelerinden haberdar olabiliyoruz. Romanlar arası kurulan bağlantıların yanında eksik kalanı da belirtiyor, Tanpınar’ın kişisel tarihindeki özel yerini belirtirken yazarın tartışmalı noktalarını da ortaya koyuyor İnci. Eurydikeler

‘Tanpınar’ın romanlarında aşk ve kadın’ alt başlığı ile tanımlanan Orpheus’un Şarkısı, bu iki kavramın Tanpınar’daki karşılıkları olan sanat ve erkekler ile ilişkili olarak ilerlemeye mecbur kalıyor. Zira Tanpınar, İnci’nin kurduğu benzeşlik ile Opheus gibidir; sanatını bir araç olarak öngördüğü aşk kavramı yoluyla ve yine erkek bakış noktası ile ancak bu aracın içinde bir konu olabilecek kadınları içerecek şekilde gerçekleştirir. Bu bağlamda Tanpınar’da aşk ve kadın, sanat ve erkekler içerisinde yer alan bir alt kümeler olarak karşımıza çıkar. İncelemesinde aşk ve kadın simgelerini ele alan İnci de bu durumu şöyle gösteriyor: “Tanpınar için aşk bir amaç değildi, (…) ‘hayatın peteğinden şiiri süzmeye yarayan’ çok etkili bir araçtı.”3 “Tanpınar’ın romanlarında bir rüya gibi soyutlaştırarak sevilen kadınlar, aslında sadece erkek yazarların yaratabilme gücüne hizmet etmek için var edilmiş.” 4 İnci, bu alt kümelerin hor görülen anlayışı üzerinde uzun süre durmayarak incelemesini sınırlamaya çalışsa da, Tanpınar’ın anlayışındaki pragmatik araçsallık okuyucuyu değerlendirmeye itiyor. Atiye, Sabiha, Nuran, Leyla; Tanpınar’ın Eurydikeleri, roman başına en az iki erkek tarafından sevilen, bu ‘sevilen kadın’ olma halini bir tanım olarak üzerlerinde taşıyan karakterlerdir. Onları tanımlayan, onların anlamıdır Tanpınar’da, birbirine benzer nitelemelerin üstünde bir noktada buluşurlar. Kumral, yeşil gözlü ve beyaz tenli, hatta ışıldayan bir beyazlıktaki varlıklarıyla benzer; ayrıyeten, fizik dışı benzerlikler ile de Tanpınar’da “ideal kadın” veya İnci’nin kullandığı gibi “rüya kadın” simgesini çizerler. Konu oldukları hikâyeler değişse, farklı romanlar içinde gezinseler de Tanpınar tarafından eş seviyede tutulan bu kadınlar, erkek yazar ve anlatıcıların içerdiği bir unsur olarak görünürler. Sabiha Olmak Tanpınar’ın “kadını ilk defa aşk dışında bir alana taşımış”5 olduğu yer, Sahnenin Dışındakiler romanının karakteri Sabiha’dır. Dönemselliğin getirdiği bir nokta ile Tanpınar’ın kadın karakteri, erkek karakterin aşkı dışında bir alana mazhar olur. Sabiha, derdi olan ve konusu erkeğe dair olmayan bir kadındır. Tanpınar’a rağmen, yazarın elinden çıkan karakter Meşrutiyet dönemi etkisindeki kadın figürü ile iç içe geçer. Sabiha, Orpheus’un sevgilisi olmaktansa meşe perisi Eurydike’nin hikâyesi olmaya daha yakındır; Sabiha olmak, bir alt kümenin sınırlarını delecek bir noktada durmaktır ve tabii ki, o sınırı bozmaz ancak buna dair bir ümit verir. Handan İnci, Tanpınar’ın 4 Eurydikesini takip ederken kurduğu birleşim noktaları ve kadınların çevresine aldığı erkek karakterleri daha Eurydike diyebileceğimiz bakışıyla yazarak, incelemesinin etkisini arttırıyor. Orpheus’un Şarkısı, başka bir bağlamda o soruyu yinelemeye izin veriyor: “Onlar mı efendi?” Notlar: 1 Orpheus’a Soneler XIV, sf. 38, Rainer Maria Rilke, YKY, 2009, çev. Yüksel Özoğuz. 2 Ahmet Hamdi Tanpınar’ın günlükleri, Günlüklerin Işığında Tanpınar'la Başbaşa başlığı altında Dergâh Yayınları tarafından yayınlandı. 3 Orpheus’un Şarkısı, sf.19, Handan İnci, YKY. 4 a.g.e. sf. 25. 5 a.g.e. sf. 77